Gelecek 10 yıl bakliyatta fırsatlar dönemi olabilir

Ekonomik Kalkınma ve İş­birliği Örgütü (OECD) ile Birleşmiş Milletler Gı­da ve Tarım Örgütü (FAO) tara­fından 15 Temmuz’da “Tarım­sal Görünüm 2025-2034” rapo­ru açıklandı. Raporun bakliyat sektörüne yönelik önemli tespit ve öngörüler içerdiğini söyleyen Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Abdullah Öz­demir, “Raporda, bakliyat ürün­lerinin yalnızca insan sağlığı açı­sından değil, aynı zamanda top­rak sağlığının korunmasında da kritik rol oynadığı vurgulanmak­tadır. Ayrıca, besin değerlerini kaybetmeden uzun süre sakla­nabilmeleri sayesinde, bozulma­ya bağlı gıda israfı riskini azalt­tıkları belirtilmektedir” dedi.

Hızla artan kentleşme, değişen yaşam biçimleri ve yoğun iş tem­posunun çalışan kesimde sağ­lıklı atıştırmalıklara olan ilgiyi artırdığını dile getiren Özdemir, “Bu eğilim, bakliyatın hazır gı­da üretiminde daha yaygın kulla­nılmasına katkı sağlamaktadır. Tüm bu gelişmeler, önümüzdeki 10 yılda bakliyat ürünlerine olan talebin artacağını göstermekte­dir” diye konuştu.

Türkiye talebi karşılayacak potansiyele sahip

Raporun veri setine göre, 2024 yılında 101 milyon ton olan kü­resel bakliyat üretiminin 2034’e kadar yüzde 25 artarak 126 mil­yon tona ulaşmasının beklendi­ğini, aynı dönemde, 21 milyon ton seviyesindeki küresel tica­ret hacminin yüzde 10 artışla 23 milyon tona yükselmesinin ön­görüldüğünü belirten Özdemir, “Başlıca ihracatçı ülkeler ola­rak Kanada, Avustralya ve Rusya öne çıkmaktadır.

Kişi başına tü­ketimin ise yüzde 15 artarak 8,6 kg’a ulaşacağı tahmin edilmek­tedir. Türkiye özelinde, 2024’te 1 milyon 414 bin ton olan üreti­min yüzde 10 artarak 2034 yılın­da 1 milyon 560 bin tona çıkması beklenmektedir. Bu oran, küresel düzeyde öngörülen yüzde 25’lik artışın oldukça gerisindedir. Dış ticaret açısından ise, ihracat ve ithalat seviyelerinin büyük ölçü­de korunacağı belirtilmektedir. Kişi başına tüketimin, 2024’te­ki 9,3 kg seviyesinden 2034’te 9,5 kg’a yükselmesi öngörülmekte­dir.

Raporda, Türkiye için öngö­rülen ve küresel ortalamanın al­tında kalan üretim, tüketim ve ih­racat artış oranlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekmekte­dir. Türkiye, 2034 için öngörülen üretim ve ihracat miktarının çok üzerinde bir potansiyele sahip­tir. Mevcut tesisler, bu miktarın üç katını işleyebilecek durumda­dır. Bu potansiyelin etkin şekilde kullanılması için; temel destek, planlı üretim desteği, sertifikalı tohum desteği ve nohut ile mer­cimek için verilen su kısıtı destek katsayılarının artırılması büyük önem taşımaktadır” açıklama­sında bulundu.

Bakliyatta planlar somut yatırıma dönüşmeli

Abdullah Özdemir, rapor­da öne çıkan bir diğer hususun ise, bakliyatın kullanım ve tüke­tim alanlarında yaşanan dönü­şümü olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı” kap­samında Mersin için belirledi­ği “Bakliyat Ürünlerinden Kat­ma Değerli Hazır Gıda Üretimi” başlığının somut yatırımlara dönüşmesi durumunda, yalnız­ca Mersin için değil, ülke ekono­misi için de ciddi bir katma de­ğer yaratılabileceğine atıfta bu­lunan Özdemir, “Sektörümüzün öncelikli hedefi; üretim, tüke­tim ve ihracat hacmini artırmak ve özellikle katma değeri yüksek ürünlere odaklanmaktır. Bu an­layışla, yalnızca iç pazardaki ih­tiyacımızı karşılamakla kalmaz; aynı zamanda Kanada, Avustral­ya ve Rusya gibi sektörün önde gelen ülkeleriyle rekabet edebi­lecek bir ihracat gücüne ulaşma­mız mümkün olacaktır” dedi.

Başa dön tuşu