İklim-ekonomi-adalet için kazan kazan kazan formülü

Başak Nur GÖKÇAM

Dünya Ekonomik Fo­rumu’nun yaptığı (WEF) araştırmaya göre aylık ortalama sıcaklık­taki her 1 derecelik artış, in­sanlarda akıl sağlığına bağ­lı ölümleri yüzde 2.2 derece artırıyor. Yani küresel ısın­ma, gezegeni değiştirmekle kalmıyor aynı zamanda kay­gı durumuna neden olarak eko-anksiyetenin giderek art­masına neden oluyor.

Bunun en büyük nedeni de buna yö­nelik yapılan kaleme alınan neredeyse her yazının kötüm­ser senaryolar içermesi. Peki iklim değişikliğiyle mücadele yalnızca kötümser mi olma­lı? Tabii ki hayır. Farklı ülkele­rin iklim değişikliğiyle müca­dele stratejilerini nasıl hayata geçirdiğini inceleyen araştır­malar, refah ve mutluluğu teş­vik ederken çevremizi koru­ma konusunda iyimser olmak için nedenler buldu.

Michigan Üniversitesi ön­cülüğünde yapılan ve Proce­edings of the National Aca­demy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, iyimser olmak için de neden­ler var. Hatta raporun yazarı UM Çevre ve Sürdürülebilir­lik Okulu (SEAS) profesörü ve Küresel Değişim Biyolojisi Enstitüsü müdürü Peter Re­ich, “Her şey o kadar da kötü değil” dedi ve şunları ekledi: “Bence yoksul ülkelerin, bizim yaptığımız gibi, insanlarının çoğuna orta sınıf bir hayat ge­tirmek için kirletmek zorunda oldukları yönünde bir beklen­ti var. Ancak bazı düşük-orta gelirli ülkelerin yenilenebilir enerjiye yatırım yaparak ve enerji verimliliğini artırarak karbondan arındırmaya baş­ladığını gördük. Ve gelir eşit­sizliğini azaltırken ve halkla­rının refahını artırırken emis­yonlarını düşürüyorlar.”

Olumsuz bir kanıt yok

Yenilenebilir enerjiye geç­menin daha fakir ülkeler ve­ya halkları için genel olarak olumsuz etkileri veya sonuç­ları olduğunu gösteren tutarlı bir kanıt olmadığını da ekle­yen Reich, “Ülkeler yenilene­bilir enerjiye yatırım yapabi­lirse, bunun halkları için ger­çekten faydalı olduğu, kirliliği azalttığı ve iklim değişikliği­ni yavaşlattığı durumlar görü­yoruz. Bu bir kazan-kazan-ka­zan durumu» diye konuştu.

Savunmasız insanların ye­nilenebilir enerji yatırımların­dan olumsuz sonuçlar dene­yimlediği vakaları bulmanın çok kolay olduğunu belirten Peter Reich, “Örneğin, hidro­elektrik baraj inşa etmek için topraklarından zorla çıkarılan yerli halkları ele alalım. Aslın­da, bu yeni çalışmanın ilham kaynağının bir parçasıydı. Bu tür eşitsizlikleri vurgulayan yüzlerce araştırma makalesi ve Hükümetlerarası İklim De­ğişikliği Paneli raporlarının sayfaları var. Bunlar hem iklim değişikliğinin etkilerinde hem de iklim değişikliğini yavaşlat­mak ve durdurmak için kulla­nılan azaltma stratejilerinde bulunur” dedi.

Servet dağılımı ve sosyal adalet bağlantıları incelendi

Ekip, yeni raporunda iklim etkileri, azaltma stratejileri ve servet dağılımı ile genel halk sağlığı ve refahı gibi sosyal ada­let konuları arasındaki bağlan­tıları inceledi. Araştırma, bazı ülkelerin belirli ölçütlere göre daha iyi ve daha kötü perfor­mans gösterdiğini ortaya koy­sa da, ekibin amacı sıralamak, övmek veya eleştirmek değil­di. Çok daha temel bir soruya cevap bulmaktı: Sürdürülebilir politikalar ve altyapıyı adil bir şekilde inşa etmenin mümkün olduğuna dair kanıt var mı?..

Adaletsizliğin, iklim azalt­ma eylemlerinin kendisinden kaynaklanabileceğini söyle­yen Prof. Reich, “Bazen bunun ters bir etkisi olabilir ve azalt­ma stratejilerinin daha geniş çapta benimsenmesini yavaş­latabilir. Bu yavaşlama, daha fakir ülkelerden yenilenebilir enerjiye geçmelerini isteme­ye, bu ülkelerin halklarına acı çektirmek anlamına geldiği şeklindeki dogmatik inancın yaygınlaşmasına katkıda bu­lunur” dedi.

Beklemek, maliyeti artıracak

Harekete geçmek için beklenen her on yılda, iklim değişikliği zararlarının maliyetinin astronomik olarak arttığını ve yenilenebilir enerji maliyetlerinin düştüğünü gördüklerini belirten UM Çevre ve Sürdürülebilirlik Okulu (SEAS) profesörü ve Küresel Değişim Biyolojisi Enstitüsü müdürü Peter Reich, “Biz geniş görüşlü idealistler değiliz. Uluslararası toplum bunu henüz çözmedi ve yarın da çözmeyecek. Ancak iklim değişikliğini yavaşlatabilir ve sonunda durdurabiliriz ve bunu yaparken aslında paradan tasarruf edip çevresel adaleti artırabiliriz” diye ekledi.

Ekonomik veriler yatırımları durduruyor

ABD gibi yüksek emisyonlu zengin ülkelerin uluslararası iklim hedeflerine ulaşmak ve karbondan arınabilmek için daha çok çalışmaları gerektiğini söyleyen UM Çevre ve Sürdürülebilirlik Okulu (SEAS) profesörü ve Küresel Değişim Biyolojisi Enstitüsü müdürü Peter Reich, “Ancak ekonomik verilerinin, harekete geçmekte zorlayacağına inanıyorlar” dedi.

Yeşil enerji ile GSYH artırdılar

Araştırma sürecinde son 30 yılda yenilenebilir enerji dağıtımlarını, ortalama gelirlerini ve kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasılalarını artıran on üç düşük ila orta gelirli ülke bulundu. Bu ülkeler ayrıca emisyonlarının ve eşitsizliğin bir ölçüsü olan Gini endekslerinin düştüğünü gördü.

Başa dön tuşu