“OECD’nin kömürden çıkışa odaklanmasıyla ICSC kapanıyor”

E3G’den Suzie Marshall’ın makalesine göre, Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015’ten bu yana planlanan küresel kömür santrali kapasitesi neredeyse üçte iki oranında azaldı. 2024’te açılan yeni kömür santrali kapasitesi, son 20 yılın en düşük seviyesine gerileyerek, kömürden uzaklaşma eğiliminin somut bir göstergesi oldu.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin ekonomik üstünlüğü de dikkat çekiyor. 2024’te devreye giren yenilenebilir enerji projelerinin yüzde 91’i, maliyet açısından yeni fosil yakıt alternatiflerinden daha avantajlıydı. BloombergNEF verilerine göre rüzgâr ve güneş enerjisinin üretim maliyetleri 2035’e kadar yüzde 22–49 arasında daha da düşebilir.
Makaleye göre, OECD ve AB ülkelerinde planlanan kömür kapasitesi 2015’ten bu yana büyük oranda daraldı. OECD bölgesindeki kömür üretimi, 2007’deki zirvesinden bu yana yarıdan fazla azaldı. 2010’dan bu yana mevcut kapasitenin yüzde 78’i ya devre dışı bırakıldı ya da 2030’a kadar kapatılması bekleniyor.
Örneğin, İngiltere, 2024 yılında son kömür santralini kapattı. İrlanda, 2025 itibarıyla kömür kullanımını tamamen sonlandıran 15. Avrupa ülkesine dönüştü. Finlandiya, mevcut kömür santralini Nisan 2025’te kapatarak yalnızca yedek kapasite kullanımına izin bıraktı. İspanya ve İtalya, yıl içinde kömürden çıkmayı planlayan ülkeler arasında.
Paris Hedefleri doğrultusunda OECD ülkelerinin 2030’a kadar kömür enerjisine tamamen veda etmesi; OECD dışındaki ülkelerin ise 2040’a kadar bu hedefe ulaşması öngörülüyor. Ancak Avustralya, Japonya, Polonya, Güney Kore ve Türkiye hâlâ Powering Past Coal Alliance’a (PPCA) üye olmayan OECD ülkeleri arasında yer alıyor.
Marshall’ın vurguladığı üzere, ICSC’nin kapanışı “temiz kömür” argümanının stratejik ve teknolojik açıdan etkisiz kaldığını ortaya koyuyor.
Japonya, kömürün hâlâ enerji karışımının yüzde 32’sini oluşturduğu bir ülke olarak yeni bir kömür santrali daha planlıyor. Bu durum, 2035’e kadar elektrik üretimini büyük oranda karbonsuzlaştırma taahhüdüyle çelişiyor.
ABD, OECD ve AB ülkeleri genelinde kömür projeleri büyük ölçüde durmuşken hâlâ yeni kömür santrali geliştiren tek ülke konumunda.
Makale, Güney Kore’nin kömürden çıkış konusunda attığı adımlara da dikkat çekiyor. Başkan Lee Jae-myung, 2040 yılına kadar tüm kömür santrallerini kapatma sözü verdi. Ülkenin 2038 enerji planına göre kömürün elektrik üretimindeki payı yüzde 10’un altına düşürülecek; yenilenebilir enerji kapasitesi ise 121,9 GW’a çıkarılacak.
Bu strateji, Güney Kore’nin hem iklim liderliği konumunu güçlendirmesi hem de COP30 sürecinde küresel karbon azaltma hedeflerine katkı sunması açısından kritik görülüyor.
Türkiye ise, halen kömür yatırımlarını enerji güvenliği stratejisinin bir parçası olarak sürdürüyor. 2025 itibarıyla kömür, Türkiye’nin elektrik üretiminde yaklaşık yüzde 30’luk paya sahip. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarındaki hızlı artış, özellikle güneş ve rüzgâr projeleri, kömürün orta vadede daha rekabetçi olmayan bir seçenek haline geleceğine işaret ediyor. Buna karşın, Türkiye’nin henüz OECD ülkelerinin çoğu gibi kömürden çıkış için net bir takvim açıklamaması dikkat çekiyor. Uzmanlar, iklim hedeflerine uyum sağlamak ve uluslararası finansman imkanlarını artırmak için Türkiye’nin de kömürden çıkış planını açıklaması gerektiğini vurguluyor.